“Allah gönlüne göre versin.” Evet ya! Ne o öyle hayırlısını versin falan, gönlüme göre versin.
Çocukken herhangi bir sevgi unsurunda bir eksiklikle karşılaştıysanız hayatınız boyunca yakanızı bırakmaz. Gün boyu aman hayat ne güzel diye güldürür eğlendirir, eve dönüş yolunda gözünüzü doldurmaya utanmaz. Şerefsiz.
Duygusal zekası Türkiye'deki pek çok kişiden daha yüksek olan şahıs.
Biriyle konuşurken kalbim sıvılaşmış da akıyormuş gibi hissetmek.
Kulaklığım ve termosum.
"Bir yer var biliyorum
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım
Duyuyorum, anlatamıyorum"
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım
Duyuyorum, anlatamıyorum"
Ee ne işe yarıyorsunuz ?
çocuklara "gelecek sizsiniz" diyoruz,
ama geçmişten kalan enkazı kaldırmadan veriyoruz o geleceği.
onlar umutla çiziyor güneşi,
biz gökyüzünü griye boyuyoruz her haberle.
onlar her şeyi soruyor,
biz hâlâ cevap vermemeyi marifet sayıyoruz.
çocuklar oynarken düşebilir,
ama bazıları öyle bir kalkıyor ki,
büyüdüğünde kimseye yer bırakmıyor.
çocuklara dürüstlük anlatıyoruz,
ama en çok yalanı yüksek sesle söyleyenler alkış alıyor.
çünkü bazı ağızlar, zamanla değil, çıkarla büyüyor.
bir çocuğun utangaç bakışı,
koca bir kürsüden daha çok şey anlatır aslında.
yeter ki dinlemeyi bilelim.
yeter ki susturmayı alışkanlık etmeyelim.
23 nisan kutlu olsun.
çocuk kalanlara,
çocukların gözünün içine bakınca yüzü kızaranlara…
ama geçmişten kalan enkazı kaldırmadan veriyoruz o geleceği.
onlar umutla çiziyor güneşi,
biz gökyüzünü griye boyuyoruz her haberle.
onlar her şeyi soruyor,
biz hâlâ cevap vermemeyi marifet sayıyoruz.
çocuklar oynarken düşebilir,
ama bazıları öyle bir kalkıyor ki,
büyüdüğünde kimseye yer bırakmıyor.
çocuklara dürüstlük anlatıyoruz,
ama en çok yalanı yüksek sesle söyleyenler alkış alıyor.
çünkü bazı ağızlar, zamanla değil, çıkarla büyüyor.
bir çocuğun utangaç bakışı,
koca bir kürsüden daha çok şey anlatır aslında.
yeter ki dinlemeyi bilelim.
yeter ki susturmayı alışkanlık etmeyelim.
23 nisan kutlu olsun.
çocuk kalanlara,
çocukların gözünün içine bakınca yüzü kızaranlara…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun!
bugün, millet iradesinin en saf haliyle temsil edildiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geleceğimizin teminatı olan çocuklara armağan ettiği 23 nisan ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı'nı kutluyoruz.
bu özel günde,koltuklara çocuklar oturur.çünkü koltuklar, geleceğe umutla bakan,temiz yürekli çocuklara çok yakışır.
umarız ki büyükler de bu minik temsilcilerden ilham alır; koltukları bir amaç değil,bir araç olarak görür. Zira koltuğu sevip,sorumluluğu sevmemek... çocuklara göre değil!
bugün biz büyükler için bir hatırlatma,çocuklar içinse bir bayram.
geleceğimizin ışığı olan tüm çocukların 23 nisan'ı kutlu olsun!
bugün, millet iradesinin en saf haliyle temsil edildiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geleceğimizin teminatı olan çocuklara armağan ettiği 23 nisan ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı'nı kutluyoruz.
bu özel günde,koltuklara çocuklar oturur.çünkü koltuklar, geleceğe umutla bakan,temiz yürekli çocuklara çok yakışır.
umarız ki büyükler de bu minik temsilcilerden ilham alır; koltukları bir amaç değil,bir araç olarak görür. Zira koltuğu sevip,sorumluluğu sevmemek... çocuklara göre değil!
bugün biz büyükler için bir hatırlatma,çocuklar içinse bir bayram.
geleceğimizin ışığı olan tüm çocukların 23 nisan'ı kutlu olsun!
"bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki"
Hani bazen "Ya aslında hiç konuşmadım ve kötü bir hareketini görmedim ama bu kişiyi pek sevemedim, sebebini ben de bilmiyorum." deriz ya, yani en azından benim böyle çok cümlem vardır, sebepsiz değilmiş efenim! Geçenlerde gittiğim yazarlık kursunda bunun üzerine konuştuk. Kitaplardaki karakterler mesela karakterlerine göre giydirilirmis. Örnek vermek gerekirse eğer kitabımızın karakterinin bir sırrı varsa yazarımız genellikle siyah giydiğini bir şekilde belirtirmiş. Günlük hayatta da giydiğimiz renklerin çeşit çeşit anlamları varmış ve zaman zaman ona göre giyinmek önemliymiş. Yeşil güven, mavi uyum demekmiş. Konuştuğumuz kişinin giydiği renk ve kullandığı beden dili bilinç altımızda biz farkında olmadan birtakım düşünceler oluşmasına sebep olurmuş. Siyasetle ilgilenen bir insan ona çok güvenilmesi gerektiği bir anda yeşil giyermiş mesela. Beyaz yeni bir başlangıçmış ki düğünlerde gelinlerin beyaz giyinmesi de sanirim bundan kaynaklı. Ölürken beyaz kefen giyilmesinin de İslam inancına göre ölümden sonra yeni bir hayat olacağına dair inancı olabilirmiş. Yani uzun lafın kısası sevgili yazarlar, birilerini sevmiyorsanız eğer bu sebepsiz değil! Bilinç altıniz siz fark etmeden sizi ona karşı koruyor olabilir. Benim genellikle giydiğim renkleri düşününce de bu renk teorisi oldukça mantıklı geldi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Giydiğiniz renkleri yansıtıyor musunuz?
Nasıl açılmadığını anlamadığım başlık. “Zamansızdık” şarkılarıyla çıkış yapan kız grubu. Albümlerini haziran ayında yayınlayacaklarmış ve içerisinde bir hikayenin parçaları olan 10 şarkı olacakmış. Bu hikaye için bir de kısa film çekeceklermiş. Bence çok güzel bir iş çıkacak ortaya. Merakla bekliyoruz ;)
Ara ara hayatımda temizlik yapmam gerektiğini tekrar hatırladım. Kişiliğimizin uyuşmadığı kimseyle vakit geçirmek zorunda olmadığımı, beni yoran hiçbir şeyi sırtımda taşımamam gerektiğini (okul hariç maalesef), istemediğim mekanlara bile bazen sırf alışkanlıktan gittiğimi fark ettiğimde güzel bir temizlik yapıyorum. Canımın istemediği kim, ne varsa yavaş yavaş bazen de bir çırpıda uzaklaşıyorum. Her zaman kolay olmuyor ama alışınca her şey daha iyi oluyor. Bahar temizliğinizi yapmayı unutmamanız dileğiyle ;)
Her zaman güçlü olmak zorunda kalmak güçsüz kalabilme lüksünden yoksunluğun güçsüzlüğüdür,kişinin değil.
her zaman güçlü gibi görünmenin aslında büyük bir güçsüzlük işareti olduğunu
umarım doğru vibe'ı veriyorumdur. hiç sanmıyorum ama :)
İstediği şeyi tam olarak bilmeyen biriyse neden olmasın?
Kaynak:Kendim.
Kaynak:Kendim.
Sorun çıkmasın diye idare ettiğimiz her saygısızlık, hadsizliğin cüretini arttırır
Çocukları çok sevmemden olsa gerek bazı arkadaşlarımdan ve akrabalardan çocuk doktoru izlenimi aldığım doğrudur. Bundan ayrı olarak istediğim bölümün hocalarını ziyaret ettiğimde ise "radyoloji yaz sen" denilmişti. Fakülteye gelmeden önce çocuk doktorlugunu çokça düşünmüş olsam da şu an düşünmüyorum. Radyolojiye gelirsek de ilgimi çekmiyor pek. Umarım şu an gönlümdeki alanın izlenimini veririm bir gün. :)
Bazı insanlar hayatımıza girer, bize bir şeyler öğretir ve hayatımızdaki süresi dolunca da bir şekilde çıkarlar. Bunu böyle kabul edip o insanın bize kattıklarıyla hayatımıza devam etmek gerek.
Milli kütüphane'de değiller gördüğüm kadarıyla. Hepiniz e9'da mı çalışıyorsunuz? biraz da milli kütüphane'ye gelin de tus çalışalım. Kaldık İktisatçıların, işletmecilerin arasına. tıpçı görünce seviniyorum artık :')
Hiç sende şu tipi var gibi bir cümle duymadım malesef :(((
Eskiden oturup üstüne düşünüp tüm gün ağlayacağın olayı düşünmeyi üç beş gün erteleyip düşündükten sonra birkaç damla gözyaşıyla tamamen kapatabilmek-miş.
Bırakmak. Bu dersi çıkardım da henüz uygulamaya koyamadım.
Sayısı iyi ki böyle olmuş denilen şeylerden fazlaysa insanın içine tabiri caizse öküz oturtur. Böyle bir durumda iki seçenek var: Ya siz olaylara yanlış bakıyorsunuz ya da hayatınız cidden yanlış. Hangisi daha kötü bilemedim.
Jürisi belli olmayan sözlü için beklerken kapıdan isminin seslenilmesi ve hangi hocadan gireceğini asla bilmezken atılan o beş on adım.
İntörnler her yerde. Kör müsünüz arkadaşlar?
Güvenlik görevlisi gc stajyeriyken sende gc'ci tipi var demişti, umarım gözleri bozuktur.
Mor-Hande Yener
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?