Bir şiir olmak isterdim. Bazen bir sevgilinin kulağına okunan, bazen bir sevinç çığlığı, bazen bir ağıt, bazense bir milleti ayağa kaldıran. Çok süslü kelimeli olmasın ama her duyan kafiyesine hayran kalsın.
Schlimazl her zaman olduğu gibi nöbetçi :)
O an sevdiğim birine Süpriz yapıp hediye almıştım. Veremedim, çöpe gitti, kapanış.
"Dün yaşandı ve bitti. Yarın henüz gelmedi. Bugün ise henüz bilinmiyor."
Carpe diem ve memento mori'nin peşinde dünyanın kaç insanı eskittiğini ve sonunun ne zaman geleceğini unutmak için yaşayan insanın loserlığını düşünüyor -du
Uyku vakti gelmiş... Uyuyalım.. uyuyalım da hiç bi şey olmazsa en azından sabah olur
Uyku vakti gelmiş... Uyuyalım.. uyuyalım da hiç bi şey olmazsa en azından sabah olur
Olmasaydı anadolunun ücra bir köşesinde okul yüzü görmeden 14 yaşında evlendirilirdim. Bir kere yüzmemiş, bir kere tiyatro izlememiş, bir kere sokakta istediğim gibi giyinip istediğim gibi yürümemiş olurdum. Tarla sürme ve çocuk büyütmekten başka meslek bilmezdim. Hatta okuma yazma bilmezdim. Tevfik Fikreti kendim okuyamazdım, hatta belki de etrafımda okuyabilen bir kişi bile olmazdı.
Bir hayata sahip olamazdım. Sen olmasan ben bugün bile bu hayatımın yakınından geçemezdim. Ben kurduğun cumhuriyetin kızıyım. Bugün pakistandaki, afganistandaki gibi örgütlerin elinde satılıp tecavüz edilip öldürülmüyorsam; irandaki gibi şarkı söylediğim için rejim tarafından kaçırılıp taciz edilip idam edilmiyorsam bu yalnız senin kurduğun cumhuriyet sayesinde baba.
Sen gideli yıllar oldu ama ben sırtımı hâlâ sana yaslıyorum. Babalar günün kutlu olsun ❤️
Bir hayata sahip olamazdım. Sen olmasan ben bugün bile bu hayatımın yakınından geçemezdim. Ben kurduğun cumhuriyetin kızıyım. Bugün pakistandaki, afganistandaki gibi örgütlerin elinde satılıp tecavüz edilip öldürülmüyorsam; irandaki gibi şarkı söylediğim için rejim tarafından kaçırılıp taciz edilip idam edilmiyorsam bu yalnız senin kurduğun cumhuriyet sayesinde baba.
Sen gideli yıllar oldu ama ben sırtımı hâlâ sana yaslıyorum. Babalar günün kutlu olsun ❤️

Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar. Bu çiçeklerden biri sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında, her yeri donatan diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Bu kıskançlığa daha fazla dayanamayan çiçek, baharda açıp kalabalığın içinde kaybolmak yerine, kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş. Sevgilisine, “Biz, diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım. Kışın ortasında, herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun, bir ömür birlikte olalım,” demiş.
Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.
Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.
Hiç şüphesiz kalanadır. Çünkü gidenler kolayı seçenlerdir, her şeye rağmen kalanlar ise bu hayatın yaralı ama cesur yaratılmışlarıdır.
Hiç mi anlamadın oğlum ? insan bilir ne yaşadığını.
Uzunca bir holün en ücra köşesindeki odada kalırdı. Gözlerindeki ıslaklık uykusunu bölen gönül ağrısına eşlik ediyordu adeta. Ruhunun acısını bedeninin yorgunluğuna saklamaya çalıştı. Yürüdü,kilometreler aştı. Sokaklar dostu oldu kaldırımlar sırdaşı.
Tercih etmediği yalnızlığından geldi,acısından kısaldı hikayesi.
Tercih etmediği yalnızlığından geldi,acısından kısaldı hikayesi.
Zeytin ağacı olmak isterdim. Gölgem serin, meyvem bol, yapraklarımdan taç dallarımdan baston yapılırdı ve en önemlisi huzur içinde uzun bir ömrüm olurdu
bkz var olmak için var olmak
bkz var olmak için var olmak
Ayna olmak isterdim. İnsanlar gelsin karşıma süslensin, gelsin benle konuşsun, öylece durayım yıllarca. bir sürü olaya şahit olayım yansıtayım. Uzar gider.. ben ayna olayım. Ayna olcam. Son kararım
Arkadaşlar bayramdan sonra ders nasıl çalışılır beynim sıfırlandı. Bunu başarabilen var mı ya 😭
İntörn doktor olmam.
Ne dmeek haziran?!!! Yine zamana yenildik :'(
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma
“Bu kız insan olamaz ancak Çalıkuşu olmalı.” Ağaç dallarından inmez, ayakları hiç yere basmazdı. Çok konuşur ama bir şey anlatmazdı. Her ne kadar ehlileştirmek istesen de kendi aklı hep ağır basardı. Karış karış gezdi ülkenin her bir yanını, kendini bir yere sığdıramadı ama Kamuran'da tutuklu kaldı…
Telefonuna kurban olduğumdur. Hele bir de cepliği yok mu ömre bedel 🔥
Her zaman sizin destekçiniz olduğunuzu bildiğiniz kişi. Sizi belki sizden bile daha iyi tanır. Ses tonunuzdan üzgün veya mutlu olduğunuzu anlar. Yapmaya cesaret edemediğiniz ne varsa sizi cesaretlendirir. Ankara'ya ilk geldiğimde beni o getirmişti ve onunla yaptığımız uzun sohbeti hiç unutmam. Ağlamama dayanamaz ve nazım ona geçiyor sanırım. Babam benim için arkamdaki dağ ise o da gölgesinde dinleneceğim bir ağaç gibi. Ha tabi tüm bunlardan daha da önemlisi geri ödemesi olmayan bankam! ;)
Aklıma ilk geleni yazacağım: dört yapraklı yonca.
Memleketime giden otobüsteyim. Karedekikedi kaçarrr! ;)
yayla evinini bitirip kalabalıktan kaçma
Tüm arayışlar tek bir varışa çıkar: aslını bulmak. Lâkin bu asıl belki birindedir, belki bir yerdedir ya da tüm mekânların ötesindedir; bilinmez… bilinen tek şey insanın aslını bulmadan hiçbir yere tam olarak varamayacağıdır.
Gecenin derin sessizliğinde duygularım daha iyi duyuluyor olsa gerek kendimi hep bir şeyler okurken ya da yazarken buluyorum. Sözlük de bu iki eyleme yardımcı oluyor.
Ne kadar sikildiğiniz ve çıkardığınız sonuçlar yalnızca sizi ilgilendirir.
Her gece kombin yapıp kenara koymak.
Çünkü bu fikir sabah kalktığımda tek başıma tuvalete gidebileceğimi,yüzümü yıkayacağımi,güneş kremimi süreceğimi,giyineceğimi,yemek yiyeceğimi,dişimi fırçalayacağımı,babamla geliyorsam okula kadar araba süreceğimi gösteriyor.
Yani ben o gün de eğilip çorabımı giyebilmişim,babam dememiş ki:'anneni çağırayım mı,çorabını çekebilecek misin?'
Yani ben o gün de dümdüz yaşamışım.
Geçen sene gütbatın kongresinde tippi mckenzie'nin konuştuğu kürsüde konuşup fatih hoca'nın kongresinde sözlü sunum yapıp birinci olmuştum.
10 gün sonra tuvalete gidemez bir insandım.
18 gün banyo yapamamıştım.
Saçımı o yüzden kesemiyorum.
Her gün onlarla ilgileniyorum.
Yıkıyorum.
Tarıyorum.
Kurutuyorum.
Yani demek ki bugün de banyo yapabilmişim. :)
Rutin nimettir.
Edit:akşam bu entriyi yazdım,sabah okula gittim.
Genetik rotasyonundayım ve bir asistan abi 'sen o geçen sene kongrede sunum yapan kız mısın?' dedi.
Buruk buruk gülümsetti.
Çünkü bu fikir sabah kalktığımda tek başıma tuvalete gidebileceğimi,yüzümü yıkayacağımi,güneş kremimi süreceğimi,giyineceğimi,yemek yiyeceğimi,dişimi fırçalayacağımı,babamla geliyorsam okula kadar araba süreceğimi gösteriyor.
Yani ben o gün de eğilip çorabımı giyebilmişim,babam dememiş ki:'anneni çağırayım mı,çorabını çekebilecek misin?'
Yani ben o gün de dümdüz yaşamışım.
Geçen sene gütbatın kongresinde tippi mckenzie'nin konuştuğu kürsüde konuşup fatih hoca'nın kongresinde sözlü sunum yapıp birinci olmuştum.
10 gün sonra tuvalete gidemez bir insandım.
18 gün banyo yapamamıştım.
Saçımı o yüzden kesemiyorum.
Her gün onlarla ilgileniyorum.
Yıkıyorum.
Tarıyorum.
Kurutuyorum.
Yani demek ki bugün de banyo yapabilmişim. :)
Rutin nimettir.
Edit:akşam bu entriyi yazdım,sabah okula gittim.
Genetik rotasyonundayım ve bir asistan abi 'sen o geçen sene kongrede sunum yapan kız mısın?' dedi.
Buruk buruk gülümsetti.
Anestezi : nefessin almazsam biterim :)
Film 2002-2003 yıllarında çekilmiş ve o zaman seyircilerden çok fazla tepki almış bir film. Hatta filmin galasında ünlülerin çoğu filmi yarıda bırakıp midelerinin bulandığını ve başlarının döndüğünü söyleyerek dışarı çıkmışlar. Salonda kalan az sayıdaki kişi ise film bitince ayakta alkışlamış. Filmin birçok sahnesinde ekran sürekli dönüyor. Sadece birkaç sahnede kamera sabit. Arkadaşımla izleyince gerçekten vahşet sahneleri olduğunu gördük ama ne anlatmak istendiğini anlamayıp film analizini okuduk. Meğer filmin altında neler varmış neler? Freud'un bilinç alti çalışmasına değinilmiş ve analizi okuduktan sonra filmi gerçekten çok beğendim. İzlemediyseniz izlemenizi öneririm ama gerçekten vahşet sahneleri var ve kameranın hareketli olması insanı rahatsız edebiliyor. Hassassanız izlemeyin derim.
İnsanın upgrade edilmiş versiyonu,üst insan gibi birisi aydın hocam.hem karakteriyle hem hekimliğiyle örnek alınası.
“Sen hep gül”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?