Bu ikiliye "Timam" seçeneği de ekleyip şimdi yeniden bir değerlendirme yapıyorum kendimce. Yakınlarımla mesajlaşırken normal bir ruh halindeysem "Timam" seçeneğini kullanıyorum. Yakin olmadığım biriyle konuşuyorsam ama dışarıya soğuk izlenimi vermek de istemiyorsam "Tamamdır" devreye giriyor. Eğer soğuk olmak istiyorsam veya o an sinirlendiysem "Tamam" demek işimi görüyor. "Tamam" yerine "Peki" de olabiliyor bazen bu seçenek.
Birilerini kolayca affedebildiğim ve hiçbir şey yokmuş gibi onlarla saklambaç oynamaya devam ettiğim günleri özlüyorum. Şimdilerde ise bu yetimi kaybetmişim olsa gerek ki hayatla saklambaç oynuyorum ama bu sefer kimseyi bulmak için çabalamıyorum ve görüyorum ki aslında böylesi çok daha sağlıklıymış.
Esasen bu başlığa yazma sebebime de gelirsek özlem duyduklarımız her zaman güzel ve doğru şeyler midir?
değildir elbet, güzel olsa da bazen doğru değildir zaten. geç olsa da bu hissi anladığımız an huzur kapılarını biraz daha aralamış olacağız.
Esasen bu başlığa yazma sebebime de gelirsek özlem duyduklarımız her zaman güzel ve doğru şeyler midir?
değildir elbet, güzel olsa da bazen doğru değildir zaten. geç olsa da bu hissi anladığımız an huzur kapılarını biraz daha aralamış olacağız.
Okuldan dönünce formayla hunharca uyumak. Şimdilerde dışarıda giydiğim kıyafetlerle yatağa oturamamak gibi bi takıntım var. Ne ara böyle şeylere takılır olduk?
Ailenizle bozuşmamıza da en çok bu sebep olmuştur!..
Puding, muhallebi vs tenceresinde kalanı parmaklayıp ağzıma yüzüme bulaştırarak yemek
Kulaklığımda 'Düşünme Kaybolursun' çalarken entry girdiğimi fark ettiğim anın ürünü bu entry.
Her ne kadar insan gerek geçmişten gerek kendisinden ders çıkardığını düşünüp işleri yoluna koyduğunu zannetse de işler daha da kötü hale gelebiliyor.O yüzden hiçbir şeyin kontrolünün bizde olmadığını artık milyonuncu kez duymamıza rağmen kabullenmemiz gerektiğini öğrendim.
Zaman içerisinde bilgeliği seven kişiler “ manasız, anlamsız “ laf edenler haline dönüştüler veya dönüştürüldüler.
İkinci açık hava sineması deneyimimizde de maalesef hava ile ilgili sorunlar yaşadık. Neyseki bu kez geçen seferki kadar soğuk değildi. ODTÜ Vişnelik'te Kült Kavaklıdere işbirliği ile gerçekleşen bu etkinlikte bizim gitmeyi tercih ettiğimiz film La La Land oldu. Müzikal film izlemeyi zaten severim ve bu filmi de çok beğendim. Filmin sıcak etkisinden olsa gerek caz müziğine olan ilgim arttı. Filmin mevsimlerle ilişkilendirilmiş teması, şarkılar ve en çok da başrol çiftin uyumu harikaydı! Filmin sonunda arkadaşlarımla fikir ayrılığı yaşadığımız bazı kısımlar olsa da filmi beğenme konusunda herkes aynı fikirdeydi. Bugüne kadar izlememem hata olmuş zaten diyorum ve size de izlemediyseniz bu filmi öneriyorum sevgili yazarlar! :)
Kovulmadım hiç çünkü içeriye girmekten çekiniyordum doğrusu. Ayrıca ortadaki büyük masalarda çalışmak çok gerici geliyordu. Kabin gibi olan kısımlar da dolu oluyordu hep ki boş olsaydı bile ruhumu daralttigi için yine calismazdim. Ama asıl sebebi kesinlikle üst sınıflardan o zamanlar çekinmem. :((
Kütüphaneye adımınızı atabilmeniz için gecmeniz gereken birçok engel var. Eğer tüm o engelleri üşenmeden geçebilirseniz ne mutlu size! Gidince iyi hissettiğim ama uzun süredir o aşamaları düşündükçe üşenmekten gidemediğim kütüphane. :(
Şu sözlüğü nasıl aktif hale getirebiliriz diye düşünürken bari aktif bir şekilde kullanmaya çalışayım diye entry giriyor:))
İkinci sayısı 22.09.25 tarihiyle çıkacak olan dergi.heyecanla bekliyordum bunca zamandır.gidip ilk alan kişi bile olabilirim.şimdiden herkesin eline emeğine sağlık.
Bir eylüldü başlayan içimde,
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını,
Çimenler sararmıştı,
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin.
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı,
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara,
Deli deli esiyordu rüzgar,
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa,
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar..
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim?
O heyheyler, o delişmenlikler neydi?
Ne bu kadere boyun eğmişliğim,
Ne bu acıdan korlaşan yürek,
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım.
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne,
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım..
Beni kötü yakaladın Haziran,
Gamlı, yıkık Eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin,
Masmavi göğünle,
Cana can katan guneşinle.
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime,
Çiçekler açtı dokunduğun,
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde..
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi,
Öldürdüğün yemişlerin ağirlığından
Dallarım yere değiyor,
Güneşi batmadan saçlarının,
Bir dolunay doğuyor bakışlarından.
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma,
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık,
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan,
Ölebilirim artık..
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse,
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
Baksana; parmak uçlarım ateş,
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden,
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe,
Benimle uyu, benimle uyan,
Birlikte varalım onüçüncü aylara,
Ben bir Eylül, sen Haziran...
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını,
Çimenler sararmıştı,
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin.
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı,
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara,
Deli deli esiyordu rüzgar,
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa,
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar..
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim?
O heyheyler, o delişmenlikler neydi?
Ne bu kadere boyun eğmişliğim,
Ne bu acıdan korlaşan yürek,
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım.
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne,
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım..
Beni kötü yakaladın Haziran,
Gamlı, yıkık Eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin,
Masmavi göğünle,
Cana can katan guneşinle.
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime,
Çiçekler açtı dokunduğun,
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde..
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi,
Öldürdüğün yemişlerin ağirlığından
Dallarım yere değiyor,
Güneşi batmadan saçlarının,
Bir dolunay doğuyor bakışlarından.
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma,
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık,
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan,
Ölebilirim artık..
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse,
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
Baksana; parmak uçlarım ateş,
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden,
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe,
Benimle uyu, benimle uyan,
Birlikte varalım onüçüncü aylara,
Ben bir Eylül, sen Haziran...
Samsara adlı belgeseli izlemenizi tavsiye ederimm
Geçenlerde yemekhane için bir instagram sayfası açıldığını gördüm baya güzel bir sayfa. Gitgide fakültenin tüm eksik sayfaları tamamlanıyor.
Müneccimlerce gök kubbenin Sultanı bellenmiş Şems çoktan batmış, ancak onun veziri sayılan Kamer hala doğmamıştı.
Sallama versiyonunda yazan meditasyon yazıları nedeniyle kendime fal bakıyormuş gibi yaptığım eğlence içeceğim.🙃
Hiçbir fikrim yok ama ortaokul ve liseyi aynı okulda okuduğum ve numaram kodlu olduğu için numaramı asla unutmuyorum.
12504
12:okul 2012'de açıldı
5:5.sınıf
04:kaydolan 4.kişi
12504
12:okul 2012'de açıldı
5:5.sınıf
04:kaydolan 4.kişi
İlkokul yıllarında okul numaram yüzünden hep şaşkınlık içindeydim. Nasıl böyle bir tesadüf olabilir diye düşünüp duruyordum. Çünkü babam polisti ve benim okul numaram tam da 155'ti! Arkadaşlarımın kimisi bu durumu çok havalı bulurken, kimisi de benimle dalga geçiyordu. Ama benim içten içe hep hoşuma gidiyordu.
Asıl sürpriz ise 20 yaşımda, ailecek yemek masasında öğrendiğim gerçek oldu: Meğer o numarayı bana özellikle babam seçmiş! İşte o an, yıllarca büyü gibi gördüğüm o tesadüf bir anda tüm gizemini kaybetti. 🙂
Asıl sürpriz ise 20 yaşımda, ailecek yemek masasında öğrendiğim gerçek oldu: Meğer o numarayı bana özellikle babam seçmiş! İşte o an, yıllarca büyü gibi gördüğüm o tesadüf bir anda tüm gizemini kaybetti. 🙂
Ben tek'im ama çiftler var. Bugün bir tanesi-taneleri ile denkleştim. Evet aynı düşünüyorsunuz çünkü benzemeye başladınız, zamanla birbiriniz oldunuz, ben sen oldu biz. Düşünceler ortaklaştı. Beğenmediniz kişiliği size sıçradı, sendeki bayıldığı özellik kendisinin oldu. Sürekli maruz kala kala oldu bunlar.
Ben de bundan korkuyorum ya, tekten çiftlemek çoğalmak sadece addan ibaret olacak değil. Gelecekteki kişiliği de seçmek. Benzemek istediğinle zaman geçirmek. sevmek mi mantık aranmaz da baskılamaya çalışmak biraz belki...
Aynı zamanda bülent ersoyun parçasıdır
Ben de bundan korkuyorum ya, tekten çiftlemek çoğalmak sadece addan ibaret olacak değil. Gelecekteki kişiliği de seçmek. Benzemek istediğinle zaman geçirmek. sevmek mi mantık aranmaz da baskılamaya çalışmak biraz belki...
Aynı zamanda bülent ersoyun parçasıdır
Bir anda insanı oradan oraya sürükleyen fırtına gibi kendini kaderin kollarına bırakmak geliyor içinden.
Tek başıma izlemekten pek keyif almam. Annemle izlemem gerek. Çünkü kendileri böyle yarışmalar söz konusu olduğunda pek hırslidir. Benim en sevdiğim şeylerden biri ise kelimeyi annemden önce bulup ona kötü bakış atarak onu sinir etmemdir. :D
followed the sun till night
reminiscing other times of life
reminiscing other times of life
"kendimi çok yüksek bir binadan
atmış da ölmemiş gibiyim"
İlk dinlediğim zamanlar bu söz bana "hala ölmemiş olmanın hayal kırıklığı" gibi geliyordu
Birkaç yıl sonra "bunu bile başaramamış olmanın utancı ve artık eskisinden de kötü bir halde olmak" olarak duymaya başladım
Birkaç gün önce fark ettim ki artık bu sözün anlamını "yaşamak için ikinci bir şans verilmesi, içindeki kötüyü öldürmeyi başarmak" olarak düşünüyorum. Yani bir nevi "survivor's euphoria" döneminden bahsediyor gibi geliyor.
atmış da ölmemiş gibiyim"
İlk dinlediğim zamanlar bu söz bana "hala ölmemiş olmanın hayal kırıklığı" gibi geliyordu
Birkaç yıl sonra "bunu bile başaramamış olmanın utancı ve artık eskisinden de kötü bir halde olmak" olarak duymaya başladım
Birkaç gün önce fark ettim ki artık bu sözün anlamını "yaşamak için ikinci bir şans verilmesi, içindeki kötüyü öldürmeyi başarmak" olarak düşünüyorum. Yani bir nevi "survivor's euphoria" döneminden bahsediyor gibi geliyor.
Onun kendi güneşine kavuşabilmesi için önce kendine olan yolculuğundan dönmesi gerekir. Ama o kadar uzun süredir gölgede oturuyordu ki ruhunun tüm yükünü sırtlayan yüzü solmuştu.
Tarihi milattan önceye kadar dayanan kadim bir inançtır. Hinduizm ve budizmde ön plana çıksa da günümüzde spiritüalizme inanan/inanmayan pek çok insan tarafından da benimsenir.
Reenkarnasyona inanmamakla birlikte eğlenceli bulduğum için bazen üzerine düşünüyorum "Acaba bu benim kaçıncı hayatım, önceden kimdim neydim bu inanca göre" vs diye.
Geçende kardeşime sordum bunu, aynı anda "biz kesin en yakın arkadaşlardık" dedik. Bir yandan bu neden ikimizin de arkadaş bulmada bu kadar zorlandığını açıklıyor sanırım, bi hoşuma gitmedi değil.
Reenkarnasyona inanmamakla birlikte eğlenceli bulduğum için bazen üzerine düşünüyorum "Acaba bu benim kaçıncı hayatım, önceden kimdim neydim bu inanca göre" vs diye.
Geçende kardeşime sordum bunu, aynı anda "biz kesin en yakın arkadaşlardık" dedik. Bir yandan bu neden ikimizin de arkadaş bulmada bu kadar zorlandığını açıklıyor sanırım, bi hoşuma gitmedi değil.
Gündüz sıcakta yanınca akşam serinlemek için yapılabilecek en güzel aktivitedir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?