Umursanmadığını fark ettiğin ilk an.
Geçmişte böyle değildi diye düşünüp geçmişte de öyle olduğunu fark ettiğin ilk an.
"Babamın beynini bozdun!"
Biyokimya dersindeki döngüler. Öğrenmesi de unutması da kolay benim için. :(
Kabul mektubu talep ederken iki defa aldığım staj olan genel cerrahi ve göz bebeğim kadın doğumdan talep etmiştim ve mektuplar geldi.
Genel cerrahiyla ancak böyle hesaplaşabilirdim..
Genel cerrahiyla ancak böyle hesaplaşabilirdim..
Islak kum kokusu.
Ben en son 5. Nesil yazar diye bir şey gördüm. oldu mu o kadar, yaşlandık..
Düşlediğimi yazardım ben,hislerimi bazen hissetmek istediklerimi,gerçekleri yazardım,umut ettiklerimi,istediklerimi,öfkemi yazardım,kırgınlıklarımı,kalışlarımı,gidişlerimi,varışlarımı yazardım ben.
Sonra bir gün geldi,Hayal kırıklığını öğrendim ben.ihaneti,kandırılmayı,gerçek sandıklarımın aslında hiç olduğunu,hikayenin içinde yalan olduğunu değil yalan üzerine kurulduğunu,yokuşlu sanıp her seferinde kendimden vererek,inanarak yürüdüğüm yolun sonu olduğunu,“uçuruma” vardığını gördüm. Yazdığım tüm kelimelerin,cümlelerin her hecesinin her harfinin haram oluşunu seyrettim ben. Hayalkırıklığını;yaşayarak öğrendim ben,yolum bitti bittiğini uçurumdan düşünce anladım ben,kandırıldığımı gerçekleri kabul edince gördüm ben.
Yazardım ben,
eskiden.
Sonra bir gün geldi,Hayal kırıklığını öğrendim ben.ihaneti,kandırılmayı,gerçek sandıklarımın aslında hiç olduğunu,hikayenin içinde yalan olduğunu değil yalan üzerine kurulduğunu,yokuşlu sanıp her seferinde kendimden vererek,inanarak yürüdüğüm yolun sonu olduğunu,“uçuruma” vardığını gördüm. Yazdığım tüm kelimelerin,cümlelerin her hecesinin her harfinin haram oluşunu seyrettim ben. Hayalkırıklığını;yaşayarak öğrendim ben,yolum bitti bittiğini uçurumdan düşünce anladım ben,kandırıldığımı gerçekleri kabul edince gördüm ben.
Yazardım ben,
eskiden.
Evimiz ara sokaklardan birindeydi. Mahallemizde birçok çocuk vardı. O zamanlar mahalledekilerin hepsi benden büyüktü. Mahallenin sevilen küçük kardeşi gibiydim. Okuldan hızlıca gelir, hemen ödevlerimi yapar ve dışarı çıkardım. Akşam 9-10 olurdu ama biz hâlâ sokakta olurduk. Annemler balkonda oturup çay içerlerken biz abimle dışarıda oyunlar oynardık. Her seferinde başka bir büyüğüm beni saklardı saklambaç oynarken. Abim arkadaşlarıyla bilye oynayıp kazandıklarının hepsini bana verirdi. Beyblade vardi o zaman. Kiminki daha çok duracak diye yarış yapardık. Bisikletlerimizi alıp yokuş aşağı sürerdik. Lastikli iplerden ve boncuklardan alıp bileklikler yapardık. Dışarıda oynayacak bir şeyler her zaman bulurduk. En sevdiğim zamanlarımdı o zamanlar. Sonra taşındık ve o sıcak mahalleyi bir daha hiçbir yerde bulamadım. Dizilerde, filmlerdeki gibiydi mahallemiz. Herkes birbirini tanırdı. Yine o günlere dönebilme şansım olsa seve seve kabul ederdim! :)
En sevdiğim pratik yiyeceklerden. Çok tost yedim ama kimse abim kadar güzel yapamaz! ;)
Karede mevcut olan kızlar tuvaletindeki kapılardan birinin her daim sorunlu olması. Hep bir sıkıntısı var yani. En son da kapının kilidi kırılmıştı. Artık lütfen düzgün bir şekilde bir kere yapılsın ve bitsin. Sürekli sürekli bir arıza çıkıyor. Ayrıca son zamanlarda lavaboların önünde anlamadığım bir şekilde su birikintisi vardi. Buradan yetkililerin bu hususla ilgilenmesini rica ediyorum efenim! Şimdiden teşekkürler!
Elbette 'kök hücre araştırma topluluğu'
Ama onun dışında diğer toplulukların hepsini çok seviyorum.
Neden?
•var olan her topluluk istatiksel bağlamda bile olsa dünya üniversiteleriyle yarışma fikrimizi destekleyen unsurlar
•üniversite denen kavram esasında meslek edinmek için değil;yeni insanlar tanımak ve görgümüzü artırmak için var.
•her şeyi belgelendirerek yaptığımız takdirde özgeçmişimize üniversite sayfasından atıf verebiliyoruz.
Ben 2 senedir gütf kök'ün başkanıyım.
Çok büyük işler yaptık mı?
Dürüstlükle söyleyebilirim ki:hayır.
Ama zaten mevzu o değildi.
Hocalarla olan iletişimimizi geliştirmek,öğrenci düzeyinde çalişma yapabilmek ve farkındalık oluşturmak temel hedeflerimizdi.
Geçenlerde ipsc(indüklenmiş pluripotent kök hücre)esaslı bir proje için mülakata çağrıldım
Kendini anlat dediler ve dürüst bir şekilde özgeçmişimdeki her şeyi anlattım.
Topluluğu yeniden kurarkenki maksadımı anlattım ve bu tutumum hocanın daha çok hoşuna gitti.
Çünkü zaten klinisyen olmak için yetiştirilen biriyim ve eğitimimin ağırlıği altında başta kendim olmak üzere bize eşlik etmek isteyen herkesi fikri noktada dünyaya entegre etme çabam esas kıymetli olandı.
Herkesin ellerine sağlık.
Ama onun dışında diğer toplulukların hepsini çok seviyorum.
Neden?
•var olan her topluluk istatiksel bağlamda bile olsa dünya üniversiteleriyle yarışma fikrimizi destekleyen unsurlar
•üniversite denen kavram esasında meslek edinmek için değil;yeni insanlar tanımak ve görgümüzü artırmak için var.
•her şeyi belgelendirerek yaptığımız takdirde özgeçmişimize üniversite sayfasından atıf verebiliyoruz.
Ben 2 senedir gütf kök'ün başkanıyım.
Çok büyük işler yaptık mı?
Dürüstlükle söyleyebilirim ki:hayır.
Ama zaten mevzu o değildi.
Hocalarla olan iletişimimizi geliştirmek,öğrenci düzeyinde çalişma yapabilmek ve farkındalık oluşturmak temel hedeflerimizdi.
Geçenlerde ipsc(indüklenmiş pluripotent kök hücre)esaslı bir proje için mülakata çağrıldım
Kendini anlat dediler ve dürüst bir şekilde özgeçmişimdeki her şeyi anlattım.
Topluluğu yeniden kurarkenki maksadımı anlattım ve bu tutumum hocanın daha çok hoşuna gitti.
Çünkü zaten klinisyen olmak için yetiştirilen biriyim ve eğitimimin ağırlıği altında başta kendim olmak üzere bize eşlik etmek isteyen herkesi fikri noktada dünyaya entegre etme çabam esas kıymetli olandı.
Herkesin ellerine sağlık.
Şehri yapı olarak ankara'dan kat be kat daha fazla beğendim.
Yaşayabileceğini düşünen insanlar için ideal bir şehir olduğunu düşünüyorum.
Harika olmasa da bildiğim kadarıyla sanat,kültür noktasında da doyuma erişebilirsiniz.
Eski konya(mevlana türbesinin olduğu taraf),kelebekler diyarı ve kyoto japon parkına gitmiştik.
Güzeldi.
Annemler konya'da çalışırkenki etli ekmek kavramı ile şimdiki bambaşkaymış ve dışarda ağırlanma konusunda god level bir yerden gelince pek beğenememiştim.
Yaşayabileceğini düşünen insanlar için ideal bir şehir olduğunu düşünüyorum.
Harika olmasa da bildiğim kadarıyla sanat,kültür noktasında da doyuma erişebilirsiniz.
Eski konya(mevlana türbesinin olduğu taraf),kelebekler diyarı ve kyoto japon parkına gitmiştik.
Güzeldi.
Annemler konya'da çalışırkenki etli ekmek kavramı ile şimdiki bambaşkaymış ve dışarda ağırlanma konusunda god level bir yerden gelince pek beğenememiştim.
tam da efkarlı efkarlı instayı açmış kafamı dağıtacakken az önce karşıma kendi entrym çıktı, tebessüm ettirdi :)
ve bu postu da yine benim için çok değerli bir zatı muhterem beğenmiş :)
açıkçası biraz utandım da çok boşladık burayı
sözlük bana kendini hatırlatmış oldu
yaşlandık artık eskisi kadar sık giremiyoruz ama sözüm söz daha sık yazıcam
seviliyorsunuz gütfsözlük ve tabii ki gütfblog editör ekibi <3
ve bu postu da yine benim için çok değerli bir zatı muhterem beğenmiş :)
açıkçası biraz utandım da çok boşladık burayı
sözlük bana kendini hatırlatmış oldu
yaşlandık artık eskisi kadar sık giremiyoruz ama sözüm söz daha sık yazıcam
seviliyorsunuz gütfsözlük ve tabii ki gütfblog editör ekibi <3
- indüksiyondan sonra( bkz: hipnosedatif, kas gevşetici ve analjezik ilaçların verilmesi) hastayı 3 dk maske ile havalandırın
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
Dümdüz şehir.Yolları geniş caddeleri temiz.
Bir de Tirit > etli ekmek.
Bir de Tirit > etli ekmek.
Gecenin en karanlık ânı şafağa en yakın ânıdır
“her gecenin bir sabahı,
her yağmurun güneşi var.
gözünden düşen o damlalar dursun yeter,
atlarırız bunu, beraber…”
Ekim, 2015
her yağmurun güneşi var.
gözünden düşen o damlalar dursun yeter,
atlarırız bunu, beraber…”
Ekim, 2015
Modern cerrahi, aslında bilinenin aksine bir sevdanın eseri: Joseph Lister, sevdiği kadını enfeksiyon sebebiyle kaybetmek üzereyken mikroplara savaş açtı. O kaybetti, ama dünyaya hayat veren bir zafer armağan etti. Bugün, her cerrahın elleri, geçmişten bir söz taşır: “Yaşatmak için buradayız.”
T:Kişide var olmayan şeylere kişinin hasetlenmesi durumu.
Yanlış anlaşılmasın,imtina etmekten bahsetmiyorum,aradaki farkı da biliyorum.
Benim kıskandığım şey İnsanları umursayabilme özelliği.
Çok övülen 'siklememek'mevzusu var ya hani,çok da matah değil.
Direkt herkesten vazgeçebilmek sonsuzluk gibi görünse de aslında hiçlik.
Ve problem şu:
Ben depresyona girmedim.
Yani yeni versiyonum direkt bu.
Eski versiyonum bire bir ilişkilerde daha iyiydi :/
Yanlış anlaşılmasın,imtina etmekten bahsetmiyorum,aradaki farkı da biliyorum.
Benim kıskandığım şey İnsanları umursayabilme özelliği.
Çok övülen 'siklememek'mevzusu var ya hani,çok da matah değil.
Direkt herkesten vazgeçebilmek sonsuzluk gibi görünse de aslında hiçlik.
Ve problem şu:
Ben depresyona girmedim.
Yani yeni versiyonum direkt bu.
Eski versiyonum bire bir ilişkilerde daha iyiydi :/
(bkz: #37707)
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Eşyalarımızı sevdiğimizi onlardan nasıl saklarız?
1- pek göz teması kurmayın. Onları kullanmak dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi davranın
2- temas ettiğinizde heyecanlanmayın veya üzüntünüzü çaktırmayın. Nabzınızın yükseldiğini hemen fark edip "ben önemliyim" havasına girerler
3- sakın düzenli temizlemeyin. Önemlerini fark ettikleri anda kendilerini yere atmak, sağa sola fırlatmak suretiyle imha olurlar. Mesela bu hafta salı mı yıkadınız? Haftaya cumartesi yıkayın ki kafası karışsın ve değersiz hissetsin
4- sakın ama sakın o eşyayı ne kadar sevdiğinizi birine anlatmayın. Duyarlar. Onlar için gerçekleri öğrenmenin en hızlı ve garanti yoludur
5- önce siz inanmalısınız. Unutmayın eşyalar her zaman replase edilebilir. eşyalarınıza dünya malı olduklarını ve bu kadar inada gerek olmadığını anlatın ama işin sonunda onlar ne ki?? Değersiz birer paçavra!! Puh!!!
Çok sevdiğim eşyalarıma sürekli etmek zorunda kaldığımdır.
Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz
Ruj çakmağım, katanam ve şimdi de ruffleslı çorabım. Çorabım kül oldu ya? Bunu en son 4000 yıl önce urfada ibrahim peygamber yaşamıştı (bizzat kendisi)
Mutlak musibet eğrisine göre, bir eşyaya olan sevgi ve bağlılığınız arttıkça başına bir musibet gelme ihtimali artar. Eşyanızı sevdiğinizi eşyanızdan saklayarak ihtimali bir süreliğine duraklatmanız mümkün. Fakat kaçınılmaz sonu engelleyemezsiniz
Sesini unuttuğumu farkettiğimde gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Mandalina yerken suyunu iyice hüplettikten sonra kalan kısmını sakız gibi çiğnemek.
Geç uyanmak. Geç uyanınca hiçbir şey yapasım gelmiyor. Bir an önce gün bitsin de yeni güne geçelim istiyorum.
Sadece insanların attıklarına bakarım. Bu yüzden birkaç arkadaşım da sitem etmiştir hatta. Asıl indirme amacım ise kardeşimle kimsenin görmesini istemediğimiz saçmalıkta videolar çekmektir. Canımız sıkılınca açıp izleriz ve güleriz. :D
Bi aralar sürekli konuştuğun insanla, yolda karşılaşıp kafanı çevirince olduğun kişi. İçte burukluk bırakır ama elden ne gelir ki...
Hocanın eğitim diline uygun materyalle sınıfa gelmesi. Zaten slayt 5 yılda bir değiştirliyor. Ki bu sorun değil zaten guidelineların güncellenme sıklığı her 3-5 yılda oluyor. Ama bütün dersi ingilizce slayt üzerinden anlatmayın hocam 🥺 ben o zaman sınavda nereyi soracağınızı anlayamam
Atropin, atropa belladonna bitkisinde bulunur. Bu bitkin halk dilindeki adı güzel avrat otudur. Bu isim ise özellikle eski çağlarda kadınların güzelleşmek amacıyla bu otu sıvı hale getirilip gözlerine damlatarak göz bebeklerini büyütmesinden kaynaklanıyor. Atropin parasempatik sinir sisteminin etkilerini bloke eder. Gözdeki iris sfinkter kasının (pupillayı daraltan kas) gevşemesine neden olarak pupillanın genişlemesine (midriyazis) yol açar. Bu etki, oftalmolojik muayenelerde göz dibi incelemesi gibi işlemler için kullanılır. D3-K3
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?